Scream serisi 5. filmde Wes Craven ile Kevin Williamson’ın mirasını yüceltmiş ve “requel” kavramını kullanarak temellere geri dönmüştü.
Daha başlangıç planından ilk filmdeki ikonik açılış sekansına gönderme yapan Scream 5, film boyunca da bu tür numaralara başvuruyordu. İlk iki filmle kurulan duygusal bağ da hayranları cezbetmişti.
Scream 6 ise devam hikayesini ve seriyi “meta” hale getiriyor. Film içindeki Stab serisini fetişleştirerek ortaya koyan Scream 6, korku mecazlarını da altüst ediyor.
Açıkçası filmin başarısı da buradan geliyor. Yeni Scream filmi hem kendi türüyle ve slasher trükleriyle alay ediyor hem de saygı duruşunda bulunuyor.
Film boyunca yapılan sinefil referanslarının sebebi de bundan ötürü. Kült korku filmlerinin yanı sıra yeni nesil korku filmlerine verilen birçok selam görüyoruz. Ayrıca Scream 6’nın serinin diğer filmlerine göre daha kanlı ve daha acımasız olması da iştahı artırıyor.
Doğrusu Scream’in ilk filmi bir korku hit’i olduktan sonra ikinci film aceleye getirilmişti. Aynı durum Scream 5’ten sonra da gerçekleşti ve yeni film çok hızlı şekilde tamamlandı.
Fakat bu sefer izlenen farklı yol ve değiştirilen senaryo matematiği çalışıyor. Yeni filmin tüm Scream serisi içerisindeki en iyi gişe açılışını yapması da şaşırtıcı değil.
Ancak Scream 6 kendisini meta bir öykü haline getirerek yenilikçi bir yola girse de final bloğunda aksıyor. Bu bağlamda filmin twistinin işlemediğini de belirtmeliyim. Final bölümündeki çatışmanın da biraz aceleye getirildiğini ve kolay sonlandığını söylemeliyim.
Eğer çözüm kısmı daha iyi kurulsaydı film başka bir seviyede olurdu. Yine de bu haliyle bile gayet iyi bir film.
Sonuç olarak Tyler Gillett ve Matt Bettinelli-Olpin’in yönetmenliği tekrar geçer not alıyor. Seriye yeni bir soluk getiren Scream 6, yeni bir kapı da aralıyor.